31 MART OLAYININ BİLİNMEYENLERİ

31 MART VAKASININ İÇ YÜZÜ 

Bilindiği üzere 2. Abdülhamid Osmanlı’sında 2. Meşrutiyetin ilanının ardından İttihat ve Terakki Cemiyeti yönetime ortak olmuştur. Velhasıl ittihatçılar bu vakayı kendi gibi düşünen tarihçilerin de özellikle büyük yardımı ile çeşitli sebeplere bağlamışlardır. Sevgili okurlar maalesef minareyi çalan kılıfını uydurmuştur. Ülkedeki yönetim boşluğundan kaynaklı iktidar sorunu, padişah yanlılarının ve ittihatçıların aralarındaki çatışmalar ve isyanlar gibi nedenlere bağlatıp günümüze kadar böyle getirtmişlerdir. Ancak malum olmuştur ki Allah (cc)’ın izni ve inayetiyle bu örtbas tarih ortaya çıkmıştır ve çıkmaya devam etmektedir. Elhamdülillah Ümmet-i Muhammed doğru tarihi öğrenmiş ve öğrenmeye devam edecektir.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki kitaplardan okuduğumuz veya herhangi bir yerde rastladığımız 31 Mart Vakası tamamen ittihatçıların kendi zulümlerini örtmek için kullandıkları yalan bir tarihtir. İttihatçılar, 2. Abdülhamid Hz. lerinin tahttan indirilmesini garanti ve teyit altına almak için İngiliz Gizli Servisinin yardımı ile ve İngilizlerin alet olarak kullandıkları bir hadise cereyan etmesiyle birlikte ittifak yapmışlardır.  Böyle bir hainlik yetmez gibi bir de suç Müslüman kesimin üzerine kalması için olaylarda uydurma slogan ve propagandalar kullandırmışlardır. “Şeriat isteriz”, “Din elden gidiyor” gibi sloganlar yayarak ihtilaldeki suçu Müslüman kesimin üzerine yıkmışlardır. Her ne kadar alçakça olmasının yanında siz değerli okurlarında gördüğü gibi kusursuz bir irtica aktivitesi olmuştur. Memleketin içinde bulunduğu durum ise böyle bir fitnenin çıkması için elverişli bir ortamdadır.

Olayın asıl sebebi belirttiğim gibi ittihatçıların zulüm ve zorbalıklarıdır. İttihatçılar sokaklarda muhaliflerini bir bir açıkça öldürmeye devam ediyorlardı ve bu konuda epeyce azıtmışlardı. Meşhur gazete yazarları önemli devlet adamları güpegündüz sokaklarda katlediliyordu. Sultan Abdülhamid meşrutiyen olaylara müdahale etmiyordu. Yabancı devletler yönetime daha fazla sahip olmak isteyen ittihat ve terakkiye Sultan Abdülhamid’e karşı bir şeyler yapmaları için baskı yapıyorlardı. Her ne kadar ittihatçılar onun bunun peşinde olsalar, en tepeye çıkmak isteseler de onların tek hedefi ve gayesi zatından son derece korktukları ve çekindikleri Sultan Abdülhamid idi.

Mecliste adeta Osmanlı’yı yıkma planları konuşuluyordu ve halk bundan oldukça rahatsızdı. Bu vekillerin değişmelerini istiyorlardı. Bu kimseler Sultan Abdülhamid’in yeniden tam egemen olmasını arzu ediyorlardı.

Diğer bir önemli sebebe gelince yakın gündemimizde de olduğu gibi askerin siyasete karışması yer almaktadır. Ordu aldığı eğitime ve terbiyeye aykırı hareket etmeye başlamıştı. Ordu mensupları içerisinde ittihatçısı da vardı padişah yanlısı da. Bu durum da ordu mensupları arasında ayrılığa, fikir ayrılığına ve düşmanlığa yol açıyordu. Böyle bir ortamda ittihatçılar kendi fikir ve amaçlarıyla ters düşen görevlileri tavsiye hareketine başlamıştı. Anında görevden alıyorlardı.

İttihatçıların sapık fikirleri sayesinde memlekette “hürriyet” adı altında her türlü pislik dönmekteydi. Dini değerler göz ardı edilmeye başlandı. Şeriata aykırı bir yaşam moda haline dönüştürülmeye çalışıldı.  Böyle sapkın fikir ve işlerde Allah (c.c.)’ın rızası bulunmaz. Böyle fikirlerin sonu dinden çıkmaya kadar varabilir ki çok dikkat edilmelidir. Allah böyle durumlara kimseyi düşürmesin. Bu fikir ayrılıkları bulunan bir kitle dolayısıyla büyük bir fitneyi de içinde barındırır. Münkir, müminin en ufak açığını kollar, bulduğu anda tepesine biner sayın okurlar. Fitne çıkarmak, doğruyu yalanlamak için olmadık kanıtlar üretir. Fitne büyük bir musibettir ki toplumumuz bundan çok çekmiştir.

31-mart-olayı12jpg

Bu olayların sonucu olarak işler çığırından gittikçe çıktı. Cinayetler ve isyanlar önlenemez bir hal aldı. Fitne tohumları çoktan halka ekilmişti bile ve filizlerini çok hızlı verdiler. İttihatçılar ise İngilizlerin maşası konumundaydı zaten. Tek amaçları Sultan Abdülhamid’i tahttan indirmekti. Selanik’ den çağırılan 3. Ordu İstanbul’a gelerek isyanı bastırmaya başladı. Şiddetli çatışmalar meydana geldi. Sultan Abdülhamid isyancılara isyanı bitirmelerinin ilettirdi. Ancak isyancıların böyle bir niyeti yoktu. Başta niyetleri İttihatçıları dağıtmak olan muhaliflerin aralarından ekilen fitne tohumları ve İngilizlerin artı ittihatçıların oyunları sayesinde isyan farklı bir boyuta taşındı. İttihatçılar artık emellerine çok yakındı. Said Nursi gibi büyük din alimleri bunun bir oyun olduğunu halkın oyuna gelmemesi gerektiğini söyleyerek isyanı bastırmaya çalıştılar. Hatta Bediüzzaman 8 taburu sakinleştirerek isyanlarından dönderdi.

Şiddetin durmadığı isyanda daha fazla kardeş kanı, Müslüman kanı dökülmesine dayanamayan Sultan Abdülhamid tahtı terk etti. İşte böyle bir Allah dostudur ki Müslümanların birbirine kıymasındansa devletin başından ayrıldı.

Rabbim milletimize böyle günler göstermesin. Sünnet-i Seniyye’nin yolundan ayırmasın bizi inşaellah.. Selametle

O. Mertkan Abur | kainatpadisahi.com

Yorum bırakın